"Reyting kurbanıyım"

Sarı-lacivertli kulüpten kesinlikle kırgın ayrılmadığını söyleyen Emre, “Aykut hoca hâlâ benim için efsanedir. Hatalar yaptım ancak medya işin içinde ben olduğum için olayların üzerine fazla gitti. Reyting için bizi kurban seçtiler, kurban ettiler” dedi.

Haber; Milliyet
Sporx'e ücretsiz abone ol,ilk bilen sen ol!
'Reyting kurbanıyım'
Klavye okları ile sonraki ya da önceki habere geçebilirsiniz.
01 Haziran 2012 06:34
Türk Futbolu'nun en yetenekli, ancak bir o kadar da başı dertten kurtulmayan ismi Emre Belözoğlu...

Çok fazla eleştiri alsa da, zaman zaman kördüğüme dönüşen yanlışlar yapsa da, bildiği doğrulardan şaşmayan, formasını giydiği takım için sonuna kadar savaşan, bugüne kadar her türlü darbeye rağmen dimdik ayakta durmayı başaran bir karakter o...

Fenerbahçe'de kalıp kalmayacağı aylardır tartışılan Emre peşine taktığı müthiş kariyer, kırılması zor rekorlarla artık İspanya'da boy gösterecek. Dile kolay Avrupa'nın en gözde üç ligi Serie A, Premier Lig ve La Liga'da forma giymek başka kime nasip olabilir ki...

İşte o Emre, Fenerbahçe'de yaşadığı dört yılı, son dönemde yaşadıklarını ve bundan sonrasını anlattı. Koca bir medya ordusu peşinde olmasına rağmen, “Söz verdiğim için sizinle buradayım. Sözümü her zaman tutarım, ağzımdan çıkan her söz senettir” diyerek sohbetin kapısını araladı.

Emre yine açık sözlüydü. Yüreğinden ne geliyorsa diline yansıyordu ve asla politik konuşmuyordu.

“Son dört beş aydır bir iletişim firmasıyla çalışıyorum. İletişimciler hiçbir şekilde, hiçbir yere söyleşi vermemi istemiyorlar. Düşünün maç sonu konuşmalarıma bile karşılar. O kadar yumuşak geçişler yapmama rağmen... Ama söz verdiğim için buradayım. İnanın buna... Herkes teklif getirdi, ancak menajerim Ahmet abiye de söyledim, 'Bilal abiye olan sözümden dönmem' diye... Gerçi Milli Takım kampında zaman darlığı var. Daha geniş bir röportajı inşallah Madrid'de yaparız.”

Karnımdan konuşmam


“İçimden geldiği gibi hareket ederim ve konuşurum. Bu yüzden büyük hatalar yaptım. Hal veya hareketlerimi kısıtlamadım. Kimse Emre'nin karnından konuştuğuna inanmaz. Beni seven de, sevmeyen de bilir yapımı. Bir gerçek var ki, hep istenilen adam oldum. Rakamlar yalan söylemez. Gerek yurt dışında oynarken, gerek Türkiye'de oynarken teklifler aldım, bu güzel bir duygu. Çocukluğumda kurduğum hayallerin çok çok üstüne çıktım. Zeytinburnu'nda oynamaktı hayalim, oynadım. Anneme küçük bir ev almaktı hayalim, aldım. Çocukluk aşkım Fenerbahçe'de oynamaktı hayalim, oynadım. Yurt dışında oynamaktı, oynadım. Allah bana hayallerimi fazlasıyla verdi, şükrediyorum. Ancak gerçekler de var elbette. Hayalini kurduğunuz, hayalini yaşadığınız şeylerle karşılaşınca da hayal kırıklığı olmuyor değil. Mesela; çoçukluğumda kurduğum futbol dünyasıyla, şimdiki futbol dünyasını bir tutabilir miyim? Asla”.

Emre'ye ilk sorumuz tabii ki Fenerbahçe olacaktı. Çok sevdiği, çocukluk hayalleri Fenerbahçe'yi neden bırakmıştı. Üstelik futbolu sarı-lacivertli forma altında noktalamayı bu kadar çok isterken...


“Son dört aydır benimle çalışmak isteyen birkaç büyük takım vardı. Onlardan biri de Atletico Madrid idi. Avrupa'da sekiz yıllık tecrübesi olan futbolcuyum. Hayatımda her zaman zoru tercih etmişimdir. Çünkü Emre zoru sever, zor benim yaşam biçimim... Çocukluğumdan beri böyleydi, evliliğim de böyle. Fenerbahçe'ye çocukluğumun takımına gelmek benim adıma, sevdam adına zor karardı.  Bu zor karara karşın en güzel günlerimi Fenerbahçe'de geçirdim. Her gün güzelliklerle dopdoluydu. Camia, yönetim, taraftar, herkes bana sahip çıktı. Hele hele taraftarların sahiplenmesi ayaklarımı yerden kesti. O sevgi, bana gurur ve onur verdi her zaman. O kadar sıkıntı çekmeme ve bu ayrılık kararıma karşın bana hep sahip çıktılar. Onlarla ne kadar gurur duysam azdır.

Bu ayrılık niye oldu?

Fenerbahçe'nin sözleşmesi 30 Mayıs'ta biten bir futbolcusuyum. Dört aydır da beni gerçekten çok isteyen bir büyük kulüp var. Ama tercihimi hep Fenerbahçe'den yana kullanmak istedim. Bu konudaki düşüncelerimi de dile getirdim, 'Kovulmadan gitmem' dedim. Gelinen süreç ortada. Yani kararsızlık söz konusuydu. Biz de böylesine büyük bir takımı (A.Madrid) öyle veya böyle bekletiyorduk. Bir karar vermenin zamanı geldiğini düşündük. Önce ailemle ve hayatımda çok değerli bir dostumla bunu konuştum ve yurt dışına gitme kararını aldım. Ama açıkcası bunu çok dejenere etmek, insanların duygularını sömürmek gibi bir niyetim asla yok, olamaz da... Böyle olmasının her iki taraf adına da hayırlı ve doğru olacağını düşündüm. Doğrusu da buydu zaten”.

Kırgınlığın var mı?

“Yirmi yaşımda olsaydım, buna 'evet' derdim, çünkü o yaşlarda daha deli doluydum, ağzıma geleni söylerdim. Ancak 31 yaşımdayım, artık o çocuk büyüdü, gelişti, tecrübe kazandı. Fenerbahçe'de hiç kimseye kırgınlığım olamaz. Aykut hoca benim abimdir. Bunu hep söylüyorum; evimde, çocukluğumda duvarıma astığım üç poster vardı. O posterlerin birisi de Aykut hocama aitti. Benim için efsanedir Aykut hoca”.

Yıldızınız mı barışmadı? Kamuoyunda böyle yorumlar çok fazla var?

“Her teknik adam ile futbolcu arasında konuşmalar yaşanır. Futbolun bu doğasında var. Futbolun içinde olabilecek konuşmalardır bunlar. Anlaştığımız çok nokta olmuştur, anlaşamadığımız nokta onlara göre daha az olmuştur. Öyle inandım. Anlaştığımız noktalar daha çoktu Aykut hocam ile... Yani dört sene önce buraya geldiğimde Aziz başkanımız benim için neyse, giderken de odur. Aykut hoca için de geçerli bu. Değişen hiçbir şey yok. Ancak gerçekleri de balçıkla sıvamak olmaz. Neticede bizler profesyonel insanlarız. İnsanlar belki bizimle çalışmak istemez, futbolun içinde bu da doğaldır. Bu gerekçe ile onlara tavır almam da söz konusu olamaz. Hele hele konu Fenerbahçe ise akan sular durur.

Galatasaray'da oynarken bile her oynadığım formayı kutsal bildim, tüm alın terimi akıttım. Ama her futbolcunun yüreğinde bir aslan yatar. Bizim de gönlümüzde Fenerbahçe vardı, o sevdayla büyüdük. Birçok futbolcu büyük takımlarda oynarken bile başka takımları tuttuğunu biliriz. Ben de futbola başlarken Fenerbahçeli bir çocuktum. Allah bana futbol kariyerimi Türkiye'de sonlandırmayı Fenerbahçe formasıyla verdi, kendimi şanslı görüyorum. Bunun için duacıyım. 31 yaşına gelmiş 32 yaşına merdiven dayamış oyuncu olarak yeniden Avrupa'ya gidiyorum. Tekrar ülkemi gururla temsil edeceğim.

Bu karar da kolay değildi. Evliyim ve çocuğum var. 13 aylık, onu götüreceğim. Bekar olsam karar vermek kolay olurdu. Ancak sorumluluklarım var, iyi düşünmek zorundayım. Eşimin çocuğuyla ilgili hayalleri var, annelerin böylesi durumlarda hassas olmaları doğaldır. Eşim verdiğim kararlara her zaman saygı duyar. Neticede işimle ilgili karar veriyorum”.

Fenerbahçe'den ayrılman hayal kırıklığı mı?


“Yooo... Futbolu Fenerbahçe'de bırakma hayalimi ilk günden söyledim. Ama insanlar evlilik yapıyorlar. Bizi ölüm bile ayıramaz diyorlar, bir bakıyorsunuz ki, o çift ayrılmış. Söz veriyorlar, ama ayrılıyorlar. Hele bizim gibi profesyoneller için bu tür ayrılıklar normal. Ama benim için normal değildi, zor bir karardı. Kopmak kolay değildi”.

Dört ay mı düşündün...?

“Hayır, dört ay önce Fenerbahçe'den ayrılmayı aklımın ucundan bile geçirmedim”.

Peki, geleceği göremedin mi?


“Valla hiç öyle hesap kitap adamı olmadım, olamam da... Ben aslında yarını düşünüp hareket eden bir adam olmadım. O anı, o günü yaşamayı seviyorum. Fenerbahçe'den ayrılacağımı hiç düşünmedim.”

Ayırdılar mı yani?

“Buna tam teşhis koymak yanlış olur. Kim kimi ayırır. Ortada bir anlaşmazlık, ortada bir suçlu yok. Ne Fenerbahçe tarafında ne de benim tarafımda... Fenerbahçe futbolcusundan hocasına, yöneticisine kadar bana ne kimse sevgisizlik gösterdi, ne de saygısızlık yaptı. Bunları bilen bir adamım, kadirşinas insanım, hayatım boyunca da bunları unutmam. Fenerbahçe'de dört sene oynadım, benim için en sıkıntılı süreçti. Artı bu süreç hayatımın en güzel günleriydi. İki duyguyu da bir arada yaşadım. Nasıl oluyor derseniz, Fenerbahçe forması altında oynamak çok güzeldi, ancak o forma dışında olmak çok büyük zorlukları da birlikte getiriyordu. Futbol oynamak istiyorum, futbola konsantre olmak istiyorum, evden çıkarken, annemin, eşimin top oynarken onların üzülmesini istemiyorum.”

Medya ile ilişkilerin hep sorunlu oldu?

“Valla ben mi hakkımı helal edeceğim, yoksa onlar mı bilemiyorum. Saha içinde yansıttığım profil eleştiriye müsait, bu gerçeği biliyorum. Ama sosyal hayatta yansıttığım profili eleştiriyorlar, bu da benim tanımadıklarından kaynaklanıyor. Beni ifade edecek kadar tanımıyorlar. Beni sadece milli takımda ve Fenerbahçe'de görüyorsunuz. Ama aile yaşantımı görmüyor ve bilmiyorsunuz.”

Sen de sürekli kaçtın, kendini ifade etmedin...


“Evet, doğrudur. Öyle ortamda yaşıyoruz ki, saklanmak zorunda kalıyoruz. Benim için medyayla olan ilişkide çok sevgisizlik vardı. Tabii ki başta benim de hatalarım oldu. Ama medyanın ben olduğum için olayların üzerine gitmesi vardı. Reytintg için bizi kurban seçtiler, kurban ettiler. İspanya'da da bu açıdan çok rahat edeceğimi düşünmüyorum. Futbolda bu var. Medyanın beni eleştirmesinden çok büyük rahatsızlık duymadım, çünkü 22.30'da yatan adamım. Gece bir de, bir buçukta annemin telefonuyla uyanıyorsam, 'Oğlum bak senin hakkında, şöyle konuşuyorlar, böyle konuşuyorlar' diyorsa bu beni üzer, üzmüştür de. Annemin üzülmesi, beni üzüyordu. Benim demek istediğim, ortada sevgisizlik, beni sevmeyenler varsa dün çok güzel bir söz okudum; “Benin namurad olmamı isteyenler, bermurad olsun yarabbim” diye... Benim mutlu olmamamı isteyenler, huzurlu olmamamı isteyenler, o kadar huzurlu olsunlar ki, çok mutlu olsunlar ki, bunu çok samimi söylüyorum.”

Arda'nın katkısı var

“Arda'nın burada gerek başkanla gerek yöneticilerle, gerek teknik adamlarla yaptığı görüşmeleri biliyorum. Sağolsun bu transferde mutlaka dahli var. Tabii ki İnter'de oynadığım dönemde Türk oyuncuyla alakalı bir şey olduğunda, bana sorulduğunda olumlu şeyler söylüyorsam, Arda da bunu yapmıştır. Arda'nın da, menajerimin de etkisi var. Madrid'in beni istemesinde Arda faktördür. Buna yüzde koymayalım ama, yüzde kırk diyebilirim. Arda olmazsa tabi ki yine giderdim. Ama Arda'nın orada olması iyi, ama herşey de değil”.

'Emre bir kahraman değil'

Emre Belözoğlu, bu ülkenin evladıdır. Ben tekmeliklerime, Türk bayrağını, Osmanlı bayrağını kazıttıran bir insanım, oyuncuyum. Bu tekmeliklerdeki bayrakların beni koruduğuna inanıyorum. Herşeyimle Türklüğümle gurur duyuyorum. Böyle bir ecdada sahip olduğum için Allah'ıma şükrediyorum. Bunu bilsinler insanlar, bu işin manevi yönü.

Emre bir futbolcudur, bu işi ekmek parası için yapıyor Emre... Emre Belözoğlu asla kahraman değildir, Emre Belözoğlu hiçbir zaman büyük futbolcu olduğuna inanmaz. İnsanlar bizi gözlerinde ve gönüllerinde çok güzel yerlere koyuyorlar. Ama gözlerinde gönüllerinde de çok kötü yerlere koyuyorlarki, ben ikisini de çok hakettiğime inanmıyorum. Bunun bir dengesinin olmasını istiyorum. Ya çok sevsinler, ya da çok nefret etsinler istemiyorum.

Gönlümde birikmiş şeyler bunlar, gönlümü yine size samimi bir şekilde açtım. Artık saha içinde kendimi frenliyorum, psikolojik destek alıyorum. Daha fazla kendime zaman ayırıyorum, daha fazla kendimi dinliyorum. Röportaj yapmadım sizinle, sohbet ettim.”

Taraftara çok şey borçluyum


“Allah'a şükürler olsun, dört sene bana sahip çıktılar, ayrılırken bile sevgilerini benden esirgemiyorlar. Bu yüzden taraftarlar benim için çok önemli. Emre bu işten ekmek parasını kazanıyor. Emre mücadele etmek zorunda, Emre iyi oynamak zorunda. Ama taraftar seni seçmek ya da sahiplenmek zorunda asla değil. Emre'nin kötü gününde yanında olmak zorunda değil. Bu taraftarlar bana Türkiye'de kimsenin sahip çıkmadığı kadar sahip çıktılar. Onlar hakkını bana helal etsinler, benden yana ufacık bir şey geçmişse, beni seven veya sevmeyene hakkımı helal ediyorum. Onlara çok şey borçluyum, sağolsunlar. Futbolu bıraktıktan sonra Fenerbahçeli Emre olarak anılmak isterim. Benim için en büyük miras ve onur bu”.

Aykut hoca aramadı

"Atletico Madrid ile anlaştıktan sonra önce eşim aradı, 'hayırlı olsun' dedi. Annem dahil herkes aradı. Aykut hoca aramadı, kulüpten kimse aramadı. Tabii ki kulüpten ayrılırken, herkesle helalleşeceğim. Aşçısından malzemecesine, futbolcusundan teknik adamına, yöneticisine kadar herkese veda edeceğim. Helalleşmeden ayrılmam, hayat görüşüme aykırı. Aziz başkanla görüşmemiz olmadı. Aziz başkanın yeri bende başkadır. Sağolsunlar, ben geldiğimde en fazla bana sahip çıkan Yıldırım ailesidir. Aziz başkan ve Ali Yıldırım”.

Nihat'a çok kızıyorum

"Benim yaşımda Nihat Kahveci futbolu bıraktı. O kadar kızıyorum ki ona, daha bugün konuştum. Sakatlığı da vardı, ama oynaması gerekirdi. Benimle ilgili, değerim bilinmedi, çok bilindi gibi konulara girmem. Ama Nihat gibi bir kardeşimi bu ülkede futbolu bırakmaya zorladılar. Bunu bir kardeşi, bir arkadaşı olarak yediremem. Benle ilgili yapılan haksızlıkları biliyorum. Bu sağa sola mesaj değildir. İçimden geldiği gibi konuşuyorum. Değerlerimize lütfen ülke olarak sahip çıkalım, ben bu mesajı vermeye çalışıyorum”.

Muy bien!

Madrid'te sağlık kontrolünden geçen Emre kendisine soru soran gazetecilere İspanyolca “Muy bien“ (çok iyi) karşılığını verdi

Emre Belözoğlu dün Madrid'de sağlık kontrolünden geçtikten sonra Atletico Madrid ile 2 yıllık sözleşme imzaladı. Atletico Madrid Kulübü'nün anlaşmalı kliniği olan FREMAP'ta sağlık kontrolünden geçen Emre, kulüp doktoru ile birlikte basına açıklama yaptı. İnter'de oynadığı dönemden dolayı İtalyanca bilen Emre, İspanyol basının yönelttiği bazı sorulara İspanyolca cevap vermeye çalıştı. Klinikten çıkarken ellerini kaldırarak İspanyolca ”Muy bien (Çok iyi)” diyen Emre, her şeyin çok iyi gittiğini ifade etti.

Akşam kampa geri döndü
Bir İspanyol gazetecinin, ”Arda Madrid'te bir sezon geçirmesine rağmen İspanyolca öğrenemedi sen ise İspanyolca konuşmaya başladın” şeklindeki yorumuna, Emre İspanyolca kelimeler kullanarak, ”İtalyancayı bildiğimden az da olsa İspanyolca kendimi ifade edebiliyorum” diye karşılık verdi. Atletico Madrid Kulübü yöneticileriyle öğle yemeği yiyen milli futbolcu, daha sonra Milli Takım kampına katılmak üzere Lizbon'a hareket etti.


RÖPORTAJ: BİLAL MEŞE - MİLLİYET
Tümü
 Reklam